31 Mayıs 2007 Perşembe

Hızlı tren gecikir, belki hiç gelmez...

Yakınlarda yazlık alışveriş için Avrupa yollarına düştük; tshirt, kartpostal, konservelik bezelye gibi birtakım şeyler alıp döndük. İnsanoğlu bumerang misali...

Köln'den Paris'e geçmek için hızlı tren Thalys biletleri edinmiştik. Makinistle biraz muhabbet etme şansım oldu; Paris, Brüksel, Amsterdam ve Köln arasında hızlı tren seferi başlatma fikri 1987'de ortaya atılmış, ilk seferin yapılmasıysa 1996'yı bulmuş. Trenler kırmızı renkte, şirket olarak "üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun" düsturunu benimsemişler. Ayrıca tüm tren personeli kırmızı iç çamaşırı giyiyormuş.

Makinistin omzuna elimi koyup dost bir bakış eşliğinde "güzel yapmışsınız, kolay gelsin usta" deyip yerime döndüm. (yalan hepsi, http://www.thalys.com)

Köln'den sırasıyla Aachen, Liege, Brüksel, Paris güzergahı izledik. Paris Amsterdam seferleri de var ayrıca. Ülke değiştirdikçe anonsun yapıldığı dil sıralaması değişiyor, eğlenceli. İngilizce ise her daim son sırada.

Tren Köln'den Brüksel'e hiç de hızlı ilerlemiyor, hızlı görünümlü normal tren dedirtiyor insana. Brüksel'den Paris'e ise deli süratte gidiyor. Toplam 3 saat 50 dakikada Köln'den Paris'e varılıyor teoride, fakat biz Brüksel'de gara girmeden bir bekleme periyoduna girdik. Bir açıklama gelmeden 20 dakika durduktan sonra tam hareket ederken başka bir trene yol verdiğimiz anonsu geldi. Öbür makinist selektör yapmıştı sanırım. 20-25 dakika rötarla vardık Paris'e.

Paris-Köln dönüşü ise tam saatindeydi. Ücretsiz wi-fi bağlantısı ve ücretli tren büfesi vardı. Büfe Fatih Ekspresi'nin yanında nal toplar.

Tren güzel şey. Sağlam ve hızlı olanlara binelim, bindirelim. Yaşasın toplu taşıma! (çevre dostu mesajlı bitiriş).

10 Mayıs 2007 Perşembe

Bir varmış...

...bir yokmuş, bir prenses varmış, sonra yokmuş.

(kısa pantolonluydum bunu yazdığımda, matah olduğunu düşünmüştüm)