31 Aralık 2008 Çarşamba

Mutluluk, Yeni Yıl, ya da Ufkumda Batan Güneş / Bu Sabah Doğacak Mı?


Mutluluk yeşil çayırlarda masumca otlayan kuzunun üzerine hööaaarggghh çığlığıyla atılıp onu fütursuzca korkutmak, sonra da "şaka be şaka" diye umarsızca sevmek, mıncırmaktır.

En mutlusundan bir yeni yıl olsun.

30 Aralık 2008 Salı

Bacı Komünist


40 günlüğüne Havana'ya giden Işıl'ın Küba izlenimleri. Heyecanla takip ediyoruz.


27 Kasım 2008 Perşembe

Camoranesi'ye Ayıp Ettiler


19 Kasım Çarşamba futbol milli takımlarının hazırlık maçları günüydü. Biz Avusturya'yı 4-2 yenerken İtalya da Yunanistan'la Atina'da, Karaiskakis stadında oynuyordu. Galatasaray'ın top yakalayıcısı De Sanctis oynuyor diye bizim medyanın dikkatini çeken maçta Juventus orta sahasının yılmaz savaşçısı Arjantin asıllı Mauro Camoranesi de 7 numaralı formasıyla ilk 11'deydi yine.

Buraya kadar herşey güzel, peki yandaki kadro fotografında Camoranesi'ye yapılan şerefsizliğe ne demeli! Diğer kısa boylular öne diz çökmüşten Mauro arka sırada Luca Toni ve diğer devlerin yanında bırakılmış, pigme kalmış. Bu yer cücesi duruşu da cümle alem medyada yayınlandı.

Kavgada yapılmaz bu.

7 Kasım 2008 Cuma

Kuyrukluyıldız

Bu yanıltıcı bir terim aslında. Güneşten uzaklaşırken gaz ve tozdan oluşan kuyruk önden gidiyor. Ayrıca nadiren birden fazla kuyruğu olan kuyrukluyıldızlar da varmış.

Meteor yağmurları çoğunlukla dünya bir kuyrukluyıldız yörüngesinden geçerken kuyrukluyıldızdan arta kalmış kalıntılar nedeniyle oluşuyor. Biz "aa, yıldız kaydı" diye dilek tutarken bu artıkları seyrediyoruz aslında. Zaten anında dilek bulamayıp "bir daha yıldız kaysın" dileyen benim gibilere bu bile fazla, o ayrı.

Kuyrukluyıldızlarla insanoğlu ilişkisi eski; Gılgamış Destanı gökten düşen yıldızlardan bahsediyor. En celebrity olan Halley Çinliler tarafından MÖ 240'larda kayıt altına alınmış. O zamanlarda kuyrukluyıldızın görünmesi felaket haberi olarak algılanırmış. 1811'deki büyük kuyrukluyıldız (C/1811 F1 diyerek arkadaşlarınıza hava atabilirsiniz) Napoleon'un işgalini habercisi kabul edilmiş, bir tek alemci Portolular en iyi şarap rekoltelerinden birinin o yıla ait olduğunu not düşmüşler.

Fotograf 1995'te keşfedilip 1997'den itibaren 18 ay boyunca çıplak gözle takip edilebilmiş rekortmen Hale-Bopp'a ait. Bu kuyrukluyıldızla gelen bir uzay gemisinin ruhlarını kurtarılmış diyara götüreceği inancıyla topluca intihar eden 38 kişilik Heaven's Gate tarikatı ise başka bir yazı konusu.

10 Ekim 2008 Cuma

Trenle Selanik

Gitmediğiniz ülkeleri, şehirleri keşfe çıkmayı seviyorsanız, hele bir de köklerinizde benim gibi Batı Trakya bağlantısı varsa Selanik ideal bir ziyaret noktası. Yakın bir kere. 29 km mesafede doğduğum sınırın diğer tarafını görmek, bunu da uçağa gerek duymadan, daha ucuza yapmak da var. O halde gitmek lazımdı, gittik tam 1 yıl önce.

Tren ve otobüs alternatifleri var, yaklaşık aynı sürüyor gibi görünüyordu. Ama hem trenle yolculuğun cazibesi, hem de koltukları yatağa dönen iki kişilik kompartımanlarıyla Dostluk (Filia) Ekspresi çok daha cazip geldi. Biletlerle ilgili bilgi tcdd web sitesinde var. Tren akşam 8'de Sirkeci'den yola çıkıyor ve sabah 8 civarlarında Selanik'te olması bekleniyor. Gerçi bindikten sonra hoşsohbet bir kondüktör o saatte hiç varmadıklarını anlattı da bizi rahatlattı!

Önce güzel kısımlar. Kompartımanda lavabo ve mini bir buzdolabı var. Odadan çıkmadan yüz yıkamak veya benim gibi buzdolabını görünce tren hareket etmeden koşup bira stoklamak nefis. İkili koltuk çekince ranzanın alt katına, üst bölümdeki katlı kısım üst kata dönüşüyor. Görevlilerden biri de ilerleyen saatlerde eski ama temiz yastık kılıfı ve çarşaf dağıtıyor. Kötü haber: Ne tren ne de raylar İspanyol Renfe veya Thalys ortamıyla alakalı. Feci ses yapıyor, merkezi klima kafasına göre çalışıyor ve boyunuz 1.80m üzeriyse ranza size kısa gelecek. Üstelik biz Selanik'e ertesi gün 12'den sonra varabildik!

Bizimki ekstrem bir durumdu, gümrüğün Türk tarafında sorun çıktı, trende belirtilen yolcu sayısıyla pasaport sayısı tutmamış, ama yine de kahvaltıyı Selanik'te yapacağınıza emin olmayın ve yanınıza birşeyler alın. Trende yemek vagonu yok, dolaşan seyyar büfeyse zayıf.

Otobüsle gittiğinizde siz inip pasaportlarla vize kontrol kuyruğuna giriyormuşsunuz. Trende ise görevliler her kompartımana girip pasaportları topluyor, işliyor ve sonra aynı şekilde geri dağıtıyor. Sınırı geçip 20dk gittikten sonra farklı üniformalı fakat aynı tipli adamlar aynı işlemleri tekrar yapıyor. Yol 12 saat belki ama en az birer saatlik beklemelere hazır olmak gerek. Bir de tren dururken tuvalete gitmeyin, aman :)

26 Eylül 2008 Cuma

Salvador Dali Sergisi - Tatlıses Konseri


İstanbul'da Bir Sürrealist - Salvador Dali Sergisi'nin açılışı şerefine İbrahim Tatlıses Sabancı Müzesi bahçesinde mini bir konser verecekmiş.
Açılış türküsü: Yetiş Ya Picasso, Yetiş Ya Dali...

1 Şubat 2008 Cuma

Sahte Mısır Tanrıları


4000 yıl öncesine, Eski Mısır'a gidiyoruz. Yüzlerce yıl önce ölmüş ve tanrılaşmış firavun Teti'ye hizmet etmekle görevli Ihy ve Hetep adlarında iki rahip öykünün kahramanları.

Rahipler, Teti'ye tapanların mezara getirdikleri hediyeleri çaldılar. Bunda tuhaf bir şey yok diye düşünebilirsiniz. Tek tuhaflık amaçlarındaydı: Kendilerini Tanrı yapmak istemişler.

Resmi Mısır dinine göre firavunlar ölüp kraliyet mezarlarına gömüldüklerinde onları ziyarete gelen kutsal ruhlar tarafından Tanrı'ya dönüştürülüyordu. Bu duruma yalnızca iki istisna var, Firavun Akhenaton ve Kraliçe Hatşepsut, fakat bu ayrı bir hikaye konusu.

İki rahip hediyeleri takas ederek Teti'nin piramidi içinde gizlice kendi mezarlarını inşa etmeye başladılar, mezarlarına koyulacak "kraliyet metinlerini" yazdırdılar. Yardımcıları bütün hikayeden haberdardı elbette. Rahipler onları öldürtecek kadar akıllıydı belki ama bunu yapamazlardı, o zaman cenaze törenlerini kim düzenlerdi? Şanslarını denediler ama Tanrı adayları ölümlerinden sonra kendi kazdıkları kuyuya düştüler; mezarları efendileri ölür ölmez yardımcıları tarafından yağmalandı.

Bu ve birçok nefis öykü, Daily Telegraph yazarı Adrian Berry'nin Sonsuzluğun Kıyıları kitabından. Okuyun, okutun.

27 Ocak 2008 Pazar

Teslim ol çağrısına ateşle karşılık vermek

Tipik terörist hamlesi gibi görünse de içide farklılıklar barındırır...

- [megafon] etrafınız sarıldı, teslim olun!
- tamam, kabul. hatta buyrun, benim zippo'yu da alın
- yuh ama, daha ilk seferde amma taviz verdin güvenlik güçlerine.

21 Ocak 2008 Pazartesi

Tuvalet tabelaları


Bir mekanın tasarımında yaratıcılığa ne kadar önem verildiğinin basit ama etkili bir göstergesi, tuvalet tabelaları!

Her yerde bulunan 3 boyutlu Cin Ali figürleri veya ♀ / ♂ işaretleri midir geldiğiniz nokta? Pipo / topuklu ayakkabı, profilden kadın / erkek kafası veya lazımlık üstü çocuk resimleri şehirlerarası yol mola yerlerine ait olarak yaşasın ama ya ötesi?

Bir adım ileride oyun kağıtlarından papaz / kız resmi görülebilir, ki en azından Gloria Jeans'in kadına benzeyen adam / kadın ikileminden iyidir. Ama işte yanda görüldüğü gibi uzakdoğulular yapacaklarını yapmışlar yine.

İstanbul'dan güzel mekanlarla bitirelim:

- Müdür / Genel Müdür yazıları (Yeniköy Tribeca)
- Liseli Japon Kız / Sivilceli Japon Erkek (Sushico Nişantaşı)
- Yeniçeri / Osmanlı Kadını (Kaffeehaus Tünel, ki kayboldu gitti, Leyla oldu)