9 Ağustos 2007 Perşembe

Kuaför isimlerinde gayriciddi yumuşamalar

"Madem kuaför salonu açıyorum, kendi ismimi vereyim!".

Bu, son derece tutarlı bir mantık. Dükkan senin kuaför arkadaşım, ismini vermeyip de ne yapacaksın?



Fakat burada bir ikilem çıkıyor ortaya. Dükkan sahibi namzeti kuaförün adı "Arman, Gürkan" vb. tınısı yumuşak bir isim değilse doğal olmayan bir yumuşatma çabası seziliyor. Necdet, Necati, Nejat bir anda Neco oluveriyor. Hilmi, Vahap, Ökkeş vb. adlı saç zanaatkarları ise (bu isimlerle kuaför olmaları mucize ya) bu yumuşamadan medet umamayınca ortaya her mahallede birer Arzum Kuaför çıkıyor.

Bir buna da şükür durumu: İsimlendirme konusunda bazen düşünüp hassas davranmak faydalıdır. Birkaç yıl önce Anadolu'nun şirin bir kasabasında Sadettin ve Mazhar adlı iki arkadaşın bir araya gelip açtıkları Sado Mazo Kuaför Salonu'nun hazin öyküsü, mahalleli tarafından yerle bir edilişi geliyor akıllara.

Dipnot: Mazhar dövülürken gülüyormuş, rivayet böyle.

Hiç yorum yok: